UYARI

UYARI
Türk Ceza Kanununun 226. maddesi uyarınca 18 yaşından küçüklerin bu siteyi gezmeleri Yasaktır. 18 yaşından küçük iseniz derhal siteyi terkedin 18 yaşından küçük olan kişilerin bu siteye girmesini önlemek için, internet ortamında veya bilgisayar satış mağazalarında satışı gerçekleşen “AİLE KORUMA PROGRAMI” satın alabilir ve bilgisayarınıza bu programı kurarak, sitemize girişi engelleyebilirsiniz.

Cinsel Dürtülerde Kadının ve Erkekeğin Farkı


Cinsel Dürtülerde Kadının ve Erkekeğin Farkı


cinsel dürtüler

Cinsel Dürtüler – Kadınlar ve Erkekler

Cinsel istek, arzu, dürtü adına her ne dersen de, erkekler ve kadınlar arasında cinselliğin yaşanmasında farklılıklar var gibi gözüküyor. Zaman zaman toplum baskısı, yetiştirilme vb. konulara değinsem de ağırlıklı olarak yaradılış ve hedef farklılıkları üzerinden ilerlemeyi düşünüyorum. Kadın ve erkek arasında ki temel farklılık cinsel dürtülerin kimyasından ve amaçlarda ortaya çıkıyor.
Uzmanlara göre; erkeklerde cinsel dürtüler libido seviyesi doğrudan ilişkili. Kadınlarda ise “Değişim” esas. Kadınlarda cinsel dürtüler tek bir değişkene bağlı olarak harekete geçmiyor.
Erkekler hemen sevişmeye hazır hale gelebilirler. Kadınlar farklı etkenlerin ışığında hazır olurlar. Klişe olacak ama ; “Erkekler her zaman, kadınlar romantik mum ışığı, güzel bir müzik ve erkek arkadaşlarının hazırladığı ilk yemeği yerken hazır olurlar”. Evet , abartılı bir klişe ama aradaki farkı anlatabilen basit bir yapı.

Erkeklerin Cinsel Dürtüleri Kadınlara Göre Daha mı Güçlü?

Genel olarak bu soruya evet cevabı verilebilir. Sadece daha güçlü değil aynı zamanda daha basit bir mekanizmanın çalıştığını söyleyebilirim. Kadınların libido kaynakları vücutlarının her yerine yayılmıştır. Karmaşık işlemler gerçekleşir.
Genel kanıya göre kadınlarda cinsel dürtüler duygusal yapı ile doğrudan ilişkilidir. Duygular bile tek başına yeterli olamıyor. Sosyal, kültürel ve ekonomik faktörlerde kadınların cinsel dürtüleri üzerinde yadsınamaz bir etkiye sahip.
Erkekler kendileri ve karşılarındaki kadına odaklı olarak hareket ederken, kadınlar artı olarak çevresel faktörleri de etki alanlarına sokarlar. Yapılan araştırmaların sonucunda erkek ve kadın için 6 farklı cinsel dürtü modeli ortaya çıkmıştır. Kişiden kişiye modellerin değişebileceği ve istisnaların olabileceğini akılda tutmak gerekiyor.

1- Erkekler seksi daha fazla düşünür

Erişkinliğe ulaşmış 60 yaşın altındaki erkekler büyük çoğunluğu günde en az 1 kere seks düşünüyorlar. Aynı yaş gurubundaki kadınların ancak ¼’ü aynı sıklıkta seks düşündüğünü söylüyorlar. Yaş ilerledikçe fark kapanıyor yine de ilerleyen yaşlarda bile erkekler kadınlara göre 2 kat daha fazla seks düşünüyorlar.Doğal olarak erkekler sekse her zaman daha hazır oluyorlar. Düşünce ve odakları farklı olan iki cinsten bahsediyoruz. Hal böyle olunca erkeklerin daha anlık seks dürtülerine ve geniş bir fantezi yelpazesine sahip olmaları kaçınılmaz.

2- Erkekler seks konusunda daha heyecanlıdır

Erkekler ilişkinin başlarında seks konusunda kadınlara göre daha istekliler. Zaman geçtikçe isteklerdeki fark erkekler lehine artarak açılmaktadır. Olay sadece kadın erkek ilişkisinde geçerli değil. Gay’ler de lezbiyenlere göre daha fazla seks düşünüyorlar. Erkekler arasında yapılan anketlerde erkekler seksi daha fazla düşünen bir partner istediklerini dile getiriyorlar. Hatta bir adım daha ileri gidip aşk olmadan ilişkiye girebileceklerini yasak olanların daha çekici geldiğini dile getiriyorlar.
Erkeklerin 2/3’ü mastürbasyon yapmaktan suçluluk duysalar da sık sık mastürbasyon yapıyorlar. Kadınlarda hem oran hem de mastürbasyon sıklığı daha az.
Para karşılığında hayat kadınları ile birlikte olmak erkekler açısından sekse ulaşmanın en kolay yolu.
Yurt dışında yapılan anketlerde de rahibelerin rahiplere oranla daha az sekse düşkün olduklarını ortaya koyuyor.

3- Kadınları cinsel uyarılma mekanizmaları daha karışıktır

Kadınlar cinselliğe nasıl hazır olur? Onları ne hareketlendirir? Nelerden etkilenirler? Bu konuda kesin bir şey söylemek pek mümkün gözükmüyor. Mike (-Kadın Avcısı e-kitabının yazarı-) kadınları etkilemek konusundaki başarısızlığını nasıl başarıya dönüştürdüğünü kitabında anlatmış. Son dönemlerde aldığı olumlu tepkiler üzerine kitabını güncelledi. Kadınları etkilemek konusunda neler yapabileceğini öğrenmek ve Kadın Avcısı kitabını incelemek için buraya tıklayabilirsin.
Kadınlar cinselliğe nasıl hazır olur? Ya da erkeklerle cinsel dürtüleri arasında ne gibi farklılıklar var. Bu soruyu sadece sen sormuyorsun. Bilim adamları da merak ediyorlar. Adamlar da üşenmemiş farklı cinsel guruplarda ki denekleri ayrı ayrı toplamışlar ve erotik film izletmişler. Guruplarda kimler yok ki. Erkek-kadın-gay-lezbiyen herkes var. Testin sonuçlarının görülebilir olması için deneklerin cinsel organlarına uyarı seviyelerini ölçen cihazlar takmışlar. Ve filmin sonunda teker teker neler hissettikleri sorulmuş.
Erkekler için sonuçlar beklendiği gibi çıkmış. Erkekler erkek-kadın ve kadın-kadın cinsel ilişkisini izlerken cinsel olarak uyarıldıklarını söylemişler. Kullanılan cihazlardan elde edilen sonuçlar erkeklerin söylediklerini onaylamış.
Gayler erkek-erkek ve kadın-kadın cinsel ilişkisini izlerken etkilendiklerini söylemişler ve cihazlar yine aynı yönde veriler toplamış.
Kadınlarda ise sonuçlar beraberinde sürpriz getirmiş. Sorulduğunda erkek-kadın ilişkilerinden etkilendiklerini söylemişler. Ama cihazlara bakıldığında erkek-kadın, kadın-kadın ve erkek-erkek ilişkisine benzer tepkileri verdiklerini ortaya koymuş. Aslında tepkilere bakıldığında sokakta yürüyen insanlardan da az çok fikir sahibi olunabilir. Cinsel tercihleri erkeklerden yana olan kadınların el ele tutuşup sokakta yürüdüğünü görebilirsiniz. Ama erkekler için bu durum anlaşılamaz bir haldir.

4- Kadınların cinsel dürtüleri sosyal ve kültürel etkilerle şekillenir

Toplumun her iki cins için de belirlediği görevler ve kurallar farklıdır. Evlilik öncesi cinsel ilişki, tecrübe, yaşanmışlıklar, eğitim düzeyleri, farklı ülkelerde yaşatan kadınların farklı cinsel dürtüler oluşturmasını gerektirmektedir. Bakış açıları toplumdan topluma farklılık gösterse de erkeklerin seks konusunda daha özgür oldukları bilinmektedir. Tüm bu etkiler ışığında kadınlar uygulamadan ziyade izledikleri ve duydukları ile gelişirken erkeklerin pratiğe dökme olasılığı daha fazladır.

5- Kadınlar cinsel doyum için dolambaçlı yolları tercih ediyor

Çok konuşulan bir klişeden daha bahsetmek istiyorum. “Kadınlar bacaklarının arasından değil kulaklarından cinsel doyuma ulaşırlar”. Seks erkekler için daha basit ve anlaşılırdır. Kadınlar için farklı katmanların bir araya gelmesiyle oluşur. Sonuç olarak cinsel doruğa ulaşmak için erkeklerin ve kadınların kullandıkları yollar farklıdır.
Erkekler için durum farklıdır. Kadınların en büyük problemlerinden biri cinselliği tam olarak yaşayamamaktır. Kendilerini tanımadan keşfetmeden cinsel doruğa ulaşmaları da mümkün gözükmüyor. Yataktaki Kraliçe kitabının yazarı Sibel Savaş “Erkeğini mutlu etmek için kendini mutlu etmen gerekir, kendini mutlu etmek için ise kendini tanıman gerekir” diyerek konuyu vurgulamış. Kadınların ortak sorunlarını ele alıp yatakta nasıl mutlu olabileceğini anlatan Yataktaki Kraliçe kitabını okumak için buraya tıkla.

6- Kadın ve erkek orgazm seviyeleri farklıdır

Erkekler ve kadınların orgazm seviyeleri ve süreleri birbirinden farklıdır. Erkekler için belirlenen süre 5 ile 9 dakika arasında değişirken (erken boşalma problemi olan ve boşalmayı kontrol altına alabilen erkekler dışarıda tutulmuştur.) Kadınlar için ise bu süre 10-15 dakika arasındadır. Orgazma ulaşma süreleri cinsel uyarılar ve dürtülerle doğrudan ilgilidir. Kendisini tanımayan kadınların ve erkeklerin çoğu orgazma ulaşamazlar ve cinsel mutluluğu yakalayamazlar.
Erken boşalma hem kadınlar için hem de erkekler için bir kabus halini alır. Erken boşalmak tercihtir kitabı ise sorunun büyük oranda psikolojik kökenli olduğunu gözler önüne sererek basit çözümler önermektedir. Erken boşalma problemine son vermek ve mutlu bir cinsel hayatı yakalamak için erken boşalmak tercihtir kitabını okuyabilirsin. Tercihler kişiseldir ve değiştirebilir.
Uzun lafın kısası cinsel dürtüler ve cinsellik kadınla erkek arasında ciddi farklılıklar gösterir. Özellikle gençlik döneminde edinilen yanlış bilgiler ve tecrübeler kişinin tüm yaşamı boyunca cinsel hayatını etkileyebilir.
Çiftler cinsel mutluluğu yakalayabilmek için önce kendilerini sonra da karşısındakini tanımak cinsel dürtüleri keşfetmek durumundadır.

Kaynak:
https://hatunkisibilirisi.com

***************************************
Kadını Erkekten Üstün Kılan Özellik (1)

Evrensel değerlere göre düşündüğümüzde, kadın erkek ayrımı diye bir  şeyin normalde olmaması gerekir. Evet bu çok güzel  bir bakış açısı olup, kandın ve erkek, ikisi de insan olduğu için bu bakış açısı ilk çağrışımda insana en doğru gelenidir.
Fakat  insanın temel fizyolojik realitesine indiğimizde, kadın ile erkeğin  yaşama bakışından tutalım, tüm sosyal ilişkilerin de, Kadının, erkekten  tamamen ayrı  bir yaşamsal gerçekliği olduğu ortaya çıkmaktadır. Buna şöyle bir örnek verebiliriz.
Nasıl ki, toplumun düzenli ve sorunsuz yaşaması için üretilen tüm teoriler,  gerçek yaşamda hiçbir zaman yüzde yüz oturmuyorsa, kadın ve erkeğin   fizyolojik yapılarından kaynaklanan istem ve arzuları da, erkeğin ki ile hiçbir zaman yüzde yüz  uyuşmamaktadır.
Bunu bilinen klasik fizik bilimine göre formüle ettiğimizde, Kadın Pozitif  (+) bir elektron yapısına sahipken, erkek ise Negatif (-)  yapısıyla kadından tamamen farklıdır.
Kadın ve erkek arasındaki bu biyolojik farklılık her zaman daha geniş ve objektif şekilde ele alınıp temel ders olarak işlenirse, ancak o zaman herkes bunun farkına varacaktır.
Gel ki, dünyanın birçok ülkesinde bilim insanları kadın erkek cinsiyet farklılığı başta olmak üzere, doğadaki tüm canlı ve cansız varlıklar üzerinde ciddi araştırmalar yapmışlardır, yapmaya da devam etmektedirler.
Buna rağmen ülkelerin büyük bir çoğunluğunun yönetim ve siyasi yapıları,   ekonomik ve inançsal çıkarları gereği, yapılan araştırmaların çoğunluğunu halkla paylaşmamaktadırlar. İşine gelen yönleri sürekli  tekrarladıklarından,  insanların çoğunluğu bilindik bilgilerle yetinmektedirler. 
Örneğin kapitalist ülkler kendilerine has bir demokrasi ile birçok adımları atmış olsalar da, bunun dahi yeterli olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü Kapitalist burjuvazi geliştirmiş olduğu demokrasi modelinde, kadını  daha çok ekonomik çıkarları ve erkeğin cinsel isteklerine hitap eden noktalarda ileri çekip, diğer önemli ayrıntılar sürekli görmezden gelinmektedir.
Bunun sonucunda aile ve toplum olmanın temeli olan Kadın ve Erkek arasındaki yaşam, arzu ve istem dürtüleri hiçbir zaman gerçek anlamda  ciddiye alınmadan, ya ayıplanmıştır veya önemsiz gibi görülerek bilinçsizce yaşanmaktadır.
İfade edilen bakış açılarıyla sürekli, biri diğerini küçük ya da güçsüz görerek onun sırtından yaşamaktadır. Bazı anlayışlarda ise, ikimizde insanız şeklinde düşünülüp aradaki fizyolojik, psikolojik ve arzulama ediminin bilincine varılmadan, temel gerçeklerin üzeri kapatılması neticesinde, ileride ciddi sorunlara neden olmaktadır.
Her iki bakış açısı, hem dini şeriat diktatörlüklerinde hem de burjuva demokrasisi olarak adlandırılan Kapitalist Parlamenter sistemlerde, kadının önemli farklılıkları ayaklar altına alınmaya devam etmektedir.
Ve bunun neticesinde değil midir? Evlenip aile kuranlar, ya çok çabuk boşanmaktadırlar veya kadınlar genellikle çocukları için ya da ekonomik bağımlılık yüzünden, acılara katlanarak ömrünü tamamlamaktadırlar.
İşte bunun için çoğu insanın bugüne kadar cesaret edemediği ya da önemsemedikleri kadın ve erkek arasında var olan temel farkı, dilimiz döndüğü kadarıyla insanlarla paylaşmaya çalışacağız.  Öncelikle kadını tanıyarak devam edelim
          Kadın    Kimdir?
Kadının ya da erkeğin kim ve nasıl bir Anatomiye sahip olduklarını tam olarak anlayabilmek için, Fizik ve Biyoloji biliminden faydalanarak incelemeyi daha anlaşılır kılmaya özen göstereceğiz.
Fakat kendimiz Biyolog ve Fizyolog olmadığımıza göre, tüm Fizyolog ve Biyologlardan özür dileyerek, haddimizi aşmadan kendilerinden öğrendiğimiz bilgilerin üstüne yaşadığımız tecrubeleri ekleyerek, bir sonuca varmaya çalışacağız.
İnsan her şeyden önce memeli bir varlıktır. Dünya yüzünde memeli varlıklar içerisinde hem Anatomik olarak hem de beyin hücresi 15 milyarı aşan bir özelliğe yalnızca insan türü sahiptir. 
Kadın ve erkek gerek beyin hücre yapısıyla gerekse Antomik olarak aynı özelliklere sahip olmalarına rağmen, kadın doğurganlığı (Dişi)  neticesinde erkeğin hücrelerinin aksine daha farklı şekilde  hareketlilik  göstermektedir.
Bir kere, her şeyden önce kadın doğurganlığı sayesinde seks arzuları veya cinsel hareketlilik noktasında, erkeğe göre daha sakin ve soğuk kanlı bir refleksif yapıya sahiptir.
Kadın da bu durumu sağlayan birinci ve en önemli yapı,  ergenlik (Buluğ) çağına geldiği yaştan itibaren, kadının dişilik hücreleri doğuma hazır hale gelmek için, her ay adet (Regl) denilen kanama periyoduna geçmesidir.
Kadın dişilik hormonları her ay düzenli şekilde dört veya beş günlük  kanama evresini tamamladıktan sonra, yaklaşık on beş gün içerisinde kendisini yenileyip, hem cinsel istekliliğe hem de doğurmak için ancak hazır duruma gelmektedir.
Bir de buna kadının yaşadığı dışsal etkenler olan ekonomik, siyasal, çevresel zorluk, baskı ve korkular  eklendiğinde,  kadının cinsel istekliliği  daha da  yavaşlayıp azalmaktadır.
Bu genel şartlar içerisinde yaşayan bir kadın,  istisnaların dışında cinsel yönden  ayda  en fazla iki kez gerçek anlamda cinsellikten zevk alarak yaşar. 
Mevcut şartlar içerisinde olup haftada ya da üç dört günde bir seks yapan kadınların büyük bir çoğunluğu, bunu isteyerek ve zevk alarak yaptıklarını söylemek mümkün değildir. 
Ayrıca  kadınların yaşamında çok  önemli bir dönüm noktası olan Menopoz süreciyle başlayan fiziksel, hücresel ve psikolojik değişimlerde eklendiğinde, tüm bu yaşamsal gerçekler, kadının bir insan olarak erkekten  tamamen  farklı bir duygu ve düşünce içerisinde yaşadığını göstermektedir.
Menopoz dönemin de, hemen hemen bütün kadınlar, fizyolojik ve duygu  değişimi  içerisine girip, neredeyse cinsellikten  tamamen  soğuyup, evli ve aile olan çiftler,  ileride tahmin edemedikleri derecede tehlikeli bir süreci yaşadıkları görülmektedir.
Kadının doğal yapısında var olan bu gerçeklikleri belirtip, erkeklerin genel durumunu da inceledikten sonra, ikisi arasında cinsel, sosyal, arzu ve  duygularda meydana gelen  farklılıkların tespitini yapıp, hangi cinsin daha çok fedakârlık ve saygılı yaklaşması gerektiğini ortaya çıkarmaya çalışacağız.
Ancak insanlığın ilk başladığı çağlarda, kadın ve erkek arasındaki eşitliğin nasıl sağlandığını inceleyip, günümüzdeki kadın ve erkek eşitliğiyle kıyaslayarak daha objektif bir sonuca varabiliriz.
Tarihsel bilgilerden hatırlanacağı gibi M.Ö. 65 bin yıllarında Avcılık (Paleolitik) ve yine M.Ö. 15 yıllarından itibaren var olan  Tarım (Neolitik) çağlarda, bitkilerde dahil tüm dişiler, bu insanlar tarafından doğuran, canlandıran (Animist)  kutsallar olarak tapınılmıştır.
Aynı şekilde ve aynı çağlarda erkek canlılara ve erkeğe de "Bereket"  kutsallığı atfedilip, böylece çoğalmanın inancı olan Animist ve Totem din kültürlerini oluşturmuşlardır. Bu kısa tarihsel hatırlamadan şu noktaya gelebiliriz.
İnsanlığın var olup dünyada toplu şekilde yaşamını sürdürebilmesi için, kadının önemliliği kadar, erkeğinde aynı derecede önemli olduğunu belirttikten sonra şu ayrıntıyı gözden kaçırmamak gerekiyor.
Bu çağlarda her ne kadar erkek ve kadının doğurma ve bereket kutsallıkları olsa da,  toplumun ve ailenin daha sorunsuz yaşaması için, Kadına Ana Tanrıça görevi verilmesi çok önemli bir noktadır.
Ve tarihsel bu önemli noktadan anlaşılacağı gibi  kadına Ana Tanrıçalık görevi verilmeden, ne insanlık ne de toplum gelişmemiştir. Çünkü kadın anadır, öğretmendir, doğum ve maddi olarak üretendir, barışçıldır, hekimdir, hukukçudur ve sanatın güzellik nişanesidir. İşte gerçek insan ve toplum olmanın bilimsel ifadesi, kadına verilen bu Ana Tanrıça düşüncesiyle başlamıştır.
Onun için günümüz toplumlarında kadına Ana Tanrıça manasına gelecek ayrıcalıklı hak hukuk ve değer verilmeden, hiçbir toplum ve ülke asla gelişemez.  Çünkü her değişimin ve gelişimin kilit anahtarı kadındır.
Basit bir örnek verecek olursak, bir erkek evinde ya da başka bir ortam içerisinde, yalnız ya da erkek arkadaşlarıyla bulunup yaşadığında, o mekan hem sıkıcıdır hem de istenilen temizlik ve düzende olmamaktadır.
Ne zaman bu ortamlarda bir kadın ya da kadınlar varsa, orası hem temiz ve düzenli, hem de her gelişime daha açık moralmen yüksek bir beklenti ile yaşama bakılmaktadır.
Örneğin dünya ülkelerinin Hukuk ve Adalet sistemlerinin sembolü olan Adalet Tanrıçası Themis'in simgeleştirilmesi boşuna değildir. Bu yüzden her zaman kadın toplumların ve ülkelerin değişerek gelişmesinde en büyük dönüştürücü gücüdür.
Erkek bunu kıskandığı için sürekli kadın üzerinde baskı oluşturarak,  açığını kapatmaya çalışmaktadır. Gelecek bölümde erkeğin  Fiziksel ve duygusal yapısını incelemeyerek devam edeceğiz. Ve bu konularla ilgili tüm kaynakları değerli okuyucularımızın bilgilerine sunulacaktır.
Cemal  Zöngür
Kaynak:
http://www.edebiyatevi.com
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Kaynak:
 ***************************************

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder